Kişiye özel sağlık durumundan yola çıkarak, hastalıklara; bilgi, tecrübe ve çoklu bakış felsefesiyle benimsediği bütüncül tıbbi yaklaşımla yanıt veren Konsey online sağlık platformu doktoru Dr. Jan Klod Kayuka, 1 Aralık Dünya AIDS Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Dr. Kayuka, “Erken tanı ve gelişen tedavi koşullarıyla HIV pozitif kişiler, AIDS dönemine geçmeden uzun yıllar yaşayabiliyor. Korunma önlemleri almak tedaviden hem çok daha etkili hem de daha ucuz” diye konuştu.
1 Aralık, Dünya AIDS Günü, HIV/AIDS farkındalığını artırmak için 1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafandından kabul edildi. Ülkemizde de 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde, HIV/AIDS konusuna dikkat çekmek ve kamuoyunu bilgilendirerek duyarlılığının artırılması için çeşitli etkinlikler düzenlenleniyor.
Türkçe’de İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan HIV (Human Immmunodeficiency Virus), bir hastalık ekteni olarak karşımıza çıkıyor. Virüs, insan bağışıklık hücrelerine nüfuz ederek bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve fırsatçı enfeksiyonların görülmesine neden oluyor. HIV pozitif olmak, kişinin vücudunda İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’nün bulunması anlamına geliyor. HIV pozitif olan bir kişi, hiç bir hastalık belirtisi olmaksızın uzun yıllar yaşamına devam edebiliyor.
AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) ise HIV tarafından oluşturulan, Türkçe'de ‘Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu’ olarak adlandırılan hastalıklar tablosudur. Bağışıklık hücrelerinin yüksek düzeyde tahribatı sonucu fırsatçı enfeksiyonların ilerleyerek ciddi hastalık tabloları oluşturması durumunda meydana çıkıyor. Yetersiz bağışıklık sistemi durumlarında ortaya çıkan bakteriyel, viral, mantarlara bağlı ya da protozoal enfeksiyonlara fırsatçı enfeksiyonlar adı veriliyor. Erken tanı ve gelişen tedavi koşullarıyla HIV pozitif kişiler, AIDS dönemine geçmeden uzun yıllar yaşayabiliyor.
Nasıl Bulaşır?
eKonsey online sağlık platformu doktor kadrosunda bulunan Dr. Jan Klod Kayuka; dokunmak, tokalaşmak, sarılmak, gözyaşı, ter ve tükürükle; aynı yerde oturmak, aynı havayı solumakla; aynı havuzu, tuvaleti saunayı ve duşu paylaşmakla; giysilerin ortak kullanılmasıyla, tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla; telefon kulaklığı ve kapı tokmağıyla; sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırmasıyla HIV bulaşmadığını belirtti. Dr. Jan Klod Kayuka “HIV pozitif kişiyle korunmasız (kondom kullanılmadan) yapılan her türlü cinsel ilişki, ortak kullanılan ve HIV enfekte enjektör veya steril edilmemiş cerrahi malzemeler, enfekte kan ve kan ürünleriyle ve HIV pozitif anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında ya da doğum sonrasında emzirmeyle HIV bulaşabiliyor” dedi.
Dr. Jan Klod Kayuka, bulaş yolları değerlendirildiğinde risk altında olan gruplar hakkında ise şu bilgileri verdi:
“HIV pozitif kişinin partneri olanlar, korumasız cinsel ilişkiye girenler, riskli temas öyküsü bulunan kişiler, damar içi madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar ile HIV pozitif gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturuyor.”
“Bulgu olmasa da kişi bulaştırıcı olabiliyor”
HIV/AIDS enfeksiyonun tanısının hastalığa özgü laboratuvar testleriyle konduğunu belirten Dr. Jan Klod Kayuka, “Enfeksiyon belli evrelerle seyrediyor. Virüs vücuda alındıktan 1-6 hafta içerisindeki ilk çoğalma döneminde, HIV enfeksiyonuna özgü olmayan ve değişken belirtiler gösteren akut enfeksiyona neden oluyor. 6-12 hafta içerisinde de HIV'e karşı antikorlar gelişiyor. Antikorlar, hastalığın teşhisi açısından önemli. Çünkü antikorlar gelişene kadar geçen sürede, kanda virüs bulunuyor ve hasta bulaştırıcı konumda oluyor. Kişide hiçbir belirti ve bulgunun olmadığı ortalama 8-10 yıl süren Asemptomatik dönemde ise bulgu bulunması bile kişi bulaştırıcı olmaya devam ediyor” diye konuştu.
HIV nasıl tedavi ediliyor?
Hastaların ilk kez doktora başvurmalarına neden olan belirtilerin erken semptomatik dönemde ortaya çıktığını söyleyen Dr. Jan Klod Kayuka, “Bu dönemde HIV enfeksiyonuna özgü testler yapılarak tedaviye başlanıyor. HIV enfeksiyonun son basamağı olan AIDS dönemde bağışıklık eksikliği iyice belirgin bir hale geldiğinden fırsatçı enfeksiyonlar veya bazı özel tür kanserler ortaya çıkabiliyor. Özellikle bu dönemde fırsatçı enfeksiyonların tanısı, tedavisi ve önleyici tedavi oldukça önemli. İleri evreye gelmiş hastalarda, tedaviye rağmen ortalama iki yıl içerisinde yeni bir AIDS göstergesi hastalığın ortaya çıkışı engellenemiyor. HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi henüz olmasa da virüsün çoğalmasını kontrol eden ilaçlar bulunuyor. Bu ilaçlar, hastalığın kesin tedavisini sağlamamakla birlikte virüsün vücutta çoğalmasını kontrol altına alarak bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlüyor ve AIDS tablosunun ortaya çıkışını engelliyor” dedi.
HIV/AIDS enfeksiyonundan korunma yolları
Önlenebilir bir hastalık olan HIV için korunma önlemleri almanın tedaviden hem çok daha etkili hem de daha ucuz olduğunu belirten Dr. Jan Klod Kayuka, HIV/AIDS enfeksiyonundan cinsel yolla bulaştan korunma için şunları önerdi:
- Güvensiz ve korunmasız cinsel temastan kaçınılmalı,
- Tek eşli olunmalı,
- Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılmalı.
Kan yolu ile bulaştan korunmak için ise Dr. Kayuka, önerilerini şu şekilde sıraladı:
- Taraması yapılmış HIV negative kan ve kan ürünleri kullanılmalı. (Kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacıyla 1987 yılından beri ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test ediliyor. Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indiriyor),
- Tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemeler kullanılmalı,
- Ortak enjektör kullanımından kaçınılmalı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı