Hormonlar vücuttaki birçok hayati süreçte önemli rol oynuyor. Çeşitli dış etkenler ise hormonal dengeyi bozup fiziksel ve psikolojik birçok hastalığa davetiye çıkarabiliyor. Günlük hayatta sürekli kullanılan eşyalarda, elektronik cihazlarda, tüketilen besinlerde ve hatta solunan havada bile bulunan kimyasal maddeler vücutta birikerek hormonal dengeyi ve sağlığı olumsuz etkiliyor. Memorial Wellness Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Gökhan Özışık, endokrin sistemi bozan maddeler ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Anne karnından itibaren vücudu hormonlar yönetiyor
Endokrin sistemin bütün kontrolünü beyinde bulunan hipofiz bezi, salgıladığı hormonlar aracılığı ile yapmaktadır. Endokrin sistem iç salgı bezlerinden oluşur, hormon sentezi ve salgısı yapar. Hormonun etki ettiği organa ise hedef doku denmektedir. Anne karnında fetüsün büyümesi ve gelişmesinden itibaren vücut hormonların kontrolü altındadır. Hormonlar, bir organın işlevini yapması için gerekli komutları ileten aracılardır. Boy uzaması, kemiklerin büyümesi, ergenlik dönemine giriş ve doğurganlık özelliklerini hormonlar belirlemektedir. Ayrıca hastalık halinde beyni uyarma görevini de yine hormonlar yapmaktadır.
Hormon dengesindeki bozulma vücuttaki bütün sistemleri olumsuz etkiliyor
Hormonların olumsuz etkilenmesi ve hormonal dengenin bozulması vücut işlevlerinin bozulmasına yol açabilmektedir. Örneğin pankreastaki endokrin hücrelerin hasar görmesi, vücuda şeker girdiğinde buna verilmesi gereken insülin cevabının bozulmasına yol açmaktadır. Ya da tiroidi bozan faktörler buradan salgılanan hormonları da olumsuz etkilemektedir. Hormonları olumsuz etkileyen ve işlevlerini bozan durumların başında endokrin bozucu kimyasal maddeler gelmektedir. Endokrin bozucu maddeler meme, prostat ve testis kanserlerine, obezite, diyabet, üreme ile ilgili hastalıklara, ergenlik bozuklukları, otizm, hiperaktivite ve bağışıklık siteminin zayıflamasına neden olabilmektedir.
Kimyasal maddeler vücutta birikerek hormonları taklit ediyor
Sanayileşmenin yaygınlaşması ve teknolojik alandaki gelişmeler insanların şehir hayatını tercih etmesine ve doğal yaşamdan giderek uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Kimyasal maddeler içeren birçok ürün hayatın ayrılmaz parçaları haline gelmiştir. Endokrin bozucu olarak da adlandırılan bu kimyasal maddeler vücudun ürettiği hormonların salınımını, miktarını hedef organa ulaşmasını ve orada yaptığı etkilerde değişikliklere neden olmaktadır. Üreme sistemlerini, tiroid ve pankreas fonksiyonlarını etkilemektedir. Bazı endokrin bozucular östrojene benzer etkiler göstererek kadınlarda adet düzensizliklerine neden olabilmektedir. İyotu taklit ederek iyot etkisi yaratan kimyasallarda tiroit fonksiyonlarını bozabilmektedir. Spor yapan kişilerin kas yapımını hızlandırmak için kullandığı ilaç ve gıda takviyeleri de kortizon ve büyüme hormonu içeriklerinden dolayı endokrin sistemi bozabilmektedir. İnsülin salınımını bozarak diyabete neden olan maddeler de vardır. Çevre kirliliği de yine endokrin bozucular arasında yer almaktadır.
Endokrin bozucular doğal ve kimyasal olarak ikiye ayrılıyor
Fitoöstrojenler doğal endokrin bozucular arasında bulunmaktadır. Sarımsak, soya fasülyesi, tahıllar, maydanoz, elma gibi sebze ve meyveler bu fitoöstojenlere örnektir. Dokularda birikme yapmadan vücuttan atıldıkları için yan etkileri yok denecek kadar azdır. Yoğun bir şekilde tüketilmeleri halinde belirgin bir etki gösterebilirler. Doğal endokrin bozucular en çok östrojeni taklit ettikleri için kadınlarda üreme sistemini olumsuz etkileyebilmektedir. Fitoöstrojen içeren bitkilerden elde edilen zayıflama çayları ya da gıda takviyeleri doğal endokrin bozuculara örnek olarak gösterilebilir.
Endokrin bozucular hayatın her alanında bulunuyor
Kimyasal endokrin bozucular tarımda, endüstride ve gıda maddelerinde bulunur. Paketli gıdalar, temizlik malzemeleri, ilaçlar, ağır metaller, elektronik eşyalar, kir ve leke tutmayan kumaşlar, yanmaz, yapışmaz tencere ve tavalar, makyaj malzemeleri ya da bu ürünlerin ambalajlarından alınan kimyasallardır. Günlük hayatta kullanılan hemen her şeyde bulunmaktadır. Bu maddeler dokularda birikim yaparak vücuda zarar vermektedir. Etkileri uzun süreli ve kalıcı olabilir. Gen yapısını bozarak nesilden nesile aktarılabilirler. Bu maddeler çok düşük dozlarda bile endokrin sistemi olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Özellikle anne karnında maruz kalınan kimyasal maddeler bebekte ciddi ve kalıcı sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bu maddeleri içeren ürünlerden mümkün olduğunca kaçınmak özellikle çocukları uzak tutmak gerekmektedir. İşlenmemiş doğal beslenme alışkanlıkları edinilmeli, kimyasal içeriği temiz olan ürünler tercih edilmeli ve bu ürünlerden mümkün olduğunca az faydalanılmalıdır.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı