Osteoporotik omurga kırıkları, özellikle ileri yaşta sık görülen ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bir sorundur. Bu tür kırıklar genellikle omurun çökmesiyle oluşur ve sırt ağrısı, kamburluk, boy kısalması gibi belirtilerle kendini gösterir.
Peki kırılan bir omur, tedaviyle gerçekten eski yüksekliğine kavuşabilir mi?
2025 yılında European Spine Journal dergisinde yayımlanan önemli bir araştırma bu soruya bilimsel yanıtlar sunuyor.
Yeni Araştırma Ne Diyor?
Marino ve arkadaşlarının 2025’te yayımladığı sistematik derleme ve meta-analiz, kyphoplasti ve vertebroplasti işlemlerinden sonra omur yüksekliğinin ne kadar geri kazanıldığını inceleyen en kapsamlı çalışmalardan biri olarak öne çıktı.
Toplam 14 randomize kontrollü çalışma incelendi ve 1.400’den fazla hastanın sonuçları değerlendirildi.
Araştırmanın bulgularına göre kyphoplasti, omur yüksekliğini vertebroplastiye kıyasla daha fazla düzeltiyor. Ortalama olarak omur gövdesi yüksekliğinde yüzde 19’a varan bir artış sağlanabiliyor. Ancak bu düzeltmenin her zaman “tam bir eski haline dönüş” anlamına gelmediği vurgulanıyor. Ayrıca fazla yükseklik kazandırmanın komşu omurlarda yeni kırıklara zemin hazırlayabileceği belirtiliyor.
Kyphoplasti ve Vertebroplasti Arasındaki Fark
kifoplasti, omur içine yerleştirilen balonun şişirilmesiyle çökmüş omurun kısmen yeniden şekillendirilmesini sağlar. Balon çıkarıldıktan sonra oluşan boşluğa kemik çimentosu enjekte edilir.
Vertebroplasti ise daha basit bir yöntemdir; balon kullanılmadan doğrudan çimento uygulanır. Kifoplasti, omur yüksekliğini daha iyi restore edebilir ve deformiteyi azaltabilir. Ancak maliyeti daha yüksektir ve fazla düzeltme riski taşıyabilir.
Vertebroplasti daha kısa sürede uygulanabilir, ancak çimento sızıntısı riski daha fazladır.
Yükseklik Restorasyonu Ne Kadar Anlamlı?
Omur yüksekliğinin artması radyolojik olarak etkileyici bir sonuçtur, fakat asıl önemli olan hastanın ağrısının azalması ve günlük yaşam aktivitelerine dönüşüdür.
Marino ve arkadaşlarının çalışması, yükseklik restorasyonunun ağrıdaki azalma ile ilişkili olabileceğini gösterse de, bu ilişkinin her zaman birebir olmadığını vurgulamaktadır.
Bu da şu önemli noktayı hatırlatıyor:
Radyolojik olarak mükemmel görünen bir omur, her zaman klinik olarak mükemmel sonuç vermeyebilir.
Fazla Düzeltme Her Zaman İyi Değil
Bazı çalışmalarda, fazla yükseklik kazandırılan omurlarda komşu omurlarda yeni kırıkların daha sık görüldüğü rapor edilmiştir. Bu nedenle amaç omuru “eski haline getirmek” değil, omurga bütünlüğünü ve biyomekanik dengeyi korumaktır.
Tedavi planlaması hastanın yaşı, kemik yoğunluğu, kırığın tipi ve genel durumu göz önüne alınarak kişiselleştirilmelidir.
Geleceğe Bakış: Yeni Teknolojiler ve Yapay Zekâ
Son yıllarda geliştirilen üç boyutlu görüntüleme ve yapay zekâ destekli analiz yöntemleri, omurga kırıklarının daha hassas değerlendirilmesine olanak tanıyor.
Yakın gelecekte, kırığın şekline göre ideal yükseklik düzeltmesini ve çimento miktarını otomatik olarak hesaplayan sistemler klinik kullanıma girebilir.
Bu tür yenilikler, hem daha güvenli hem de öngörülebilir sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır.
Sonuç
Kırık omurlar, cerrahi ya da minimal invaziv yöntemlerle belirli oranda düzeltilebilir; ancak tamamen eski haline dönmeleri her zaman mümkün değildir.
Asıl hedef, ağrısız, dengeli ve fonksiyonel bir omurga elde etmektir.
Marino ve arkadaşlarının çalışması bize bu dengeyi hatırlatıyor:
En iyi sonuç, görüntüde en düzgün görünen değil, hastaya en fazla faydayı sağlayan sonuçtur.
