Kent yönetiminde aktif rol üstlenen Ankara Kent Konseyi (AKK), iklim değişikliği nedeniyle gelecek planlaması gerektiren yeni fikirler ve projeler üreterek Ankara’nın daha yaşanılabilir bir kent olması için çalışıyor. AKK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin öncülüğünde bir araya gelen uzmanlar, su taşkınları ve sel baskınlarıyla mücadele konusunda ‘Sünger Kent Stratejisi’ dahil 7 bilimsel önleme ilişkin önerilerde bulundu.
Ankara Kent Konseyi (AKK), iklim değişikliğinden kaynaklı afetlerin başında yer alan sel felaketlerinin önlenmesi amacıyla kentlerin imar planlanması konusunda strateji değişikliği için çalışmalarını sürdürüyor.
AKK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin öncülüğünde bir araya gelen şehir planlamacıları ve çok sayıda uzman, başta Ankara olmak üzere tüm Türkiye’de yerleşim planlamasında sellere karşı izlenebilecek 7 temel öneriyi açıkladı.
“YEREL YÖNETİMLER VE ŞEHİR PLANCILARI İŞ BİRLİĞİ YAPMALI”
Sel ve su taşkınlarıyla mücadelede sulak alanlar ve akarsu yataklarının yapılaşmadan arındırmanın önemini vurgulayarak, yerel yönetimlerle şehir plancılarının iş birliği yapması çağrısında bulunan Prof. Dr. Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yağış rejiminin değişimi sonucunda beklenmeyen zamanlarda aşırı yağış olaylarının yaşanması, büyük kentlerde ve sağlıksız gelişmiş kentsel yapılarda sel sonucunda can ve mal kayıplarına sebep olmaktadır. Yakın zamanda Batı Karadeniz’de ve Kastamonu Bozkurt gibi yerleşim yerlerinde yaşanan korkunç olaylar bir kentsel politika olarak sellere karşı yeni bir yaklaşım geliştirilmesini gerektirmektedir.”
ÇATI BAHÇELERİNDEN SU GEÇİRGEN KALDIRIM VE YOLLARA
AKK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, dünyada ve Türkiye’de bu konuda yapılan bilimsel çalışmalardan ve tartışmalardan yararlanarak hazırlanan 7 bilimsel önlemi şöyle sıraladı:
1. Yerleşim yerlerinde ekolojik bir yaklaşımla suyu doğal yöntemlerle tutan, temizleyen ve uzaklaştıran “sünger kent stratejisi” benimsenmeli
2. Yağmur suyunu belli ölçüde emerek sel baskınlarının etkisini azaltan, yapılar için yağmur suyunu toplama aracı görevi yapan ve yerleşim bölgelerinde altyapı üzerindeki baskıyı azaltan “yeşil çatılar” ile “çatı bahçeleri” oluşturulmalı
3.Tüm yerleşim alanlarında akarsu taşkın alanları doğal sınırlarına çekilecek şekilde boşaltılmalı. Bu amaçla imar planlarında bütünsel bir dönüşüm gerçekleştirilmelidir
4.Kentlerde kanalizasyon suyu ile yağmur toplama sisteminin birbirinden ayrılması, gerekli yerlerde yağmur hasadı ile yağmur suyu hacminin azaltılması gerekmektedir
5.Altyapı sistemleri ile birlikte tasarlanarak, kaldırımların, yolların ve kamusal alanların su geçirgen ancak gerekli dayanıma sahip malzemelerle kaplanması gereklidir. Bununla ilgili olarak yenilikçi mühendislik projelerinin uygulanması ve ar-ge çalışmaları yapılmalıdır
6.Finansal kaynak yönetiminden alternatif kaynak yönetimine geçilmeli, yerel yönetimler kaynak kullanmanın yanı sıra ortak üretim, dayanışma ve yardımlaşmayı kolaylaştıran yapılara dönüşmeli.
7. Atık su arıtma tesislerinin yeniden ölçeklendirilerek gri su ve yağmur hasadı ile bütünleştirilmiş yeni bir yeşil arıtma ağı planlanmalıdır
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı