Bel kayması (dejeneratif spondilolistezis), omurgadaki bir omurun alttaki omur üzerine öne doğru kaymasıyla karakterize, ağrı, hareket kısıtlılığı ve sinir sıkışmasına yol açabilen bir rahatsızlıktır. Özellikle ileri yaşlarda, omurga yapısının yıpranması ve disklerin elastikiyetini kaybetmesiyle ortaya çıkar. Günümüzde bel kayması ameliyatı, geleneksel açık cerrahiden minimal invaziv tekniklere doğru evrilmiştir. Bu değişim, hem ameliyat güvenliğini artırmış hem de hastaların iyileşme sürecini kısaltmıştır.
Bel Kayması ve Cerrahi Tedavi Gereksinimi
Bel kayması genellikle erken dönemde fizik tedavi, egzersiz ve ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Ancak sinir basısı, yürüme bozukluğu, idrar kaçırma veya şiddetli ağrı geliştiğinde cerrahi tedavi gündeme gelir.
Cerrahi amaç; omurlar arasındaki kaymayı düzeltmek, sinir sıkışmasını gidermek ve omurgayı stabilize etmektir. Bu amaçla füzyon (birleştirme) ameliyatı uygulanır.
Klasik açık cerrahilerde kas dokusu geniş şekilde kesilirdi. Oysa günümüzde, gelişen teknolojiler sayesinde minimal invaziv cerrahi (MIS) yöntemleriyle çok daha küçük kesilerden aynı işlemler yapılabilmektedir.
Minimal İnvaziv Cerrahi (MIS) Teknikleri
Yeni nesil bel kayması ameliyatlarında en sık kullanılan teknikler:
- MIS TLIF (Transforaminal Lumbar Interbody Fusion)
- MIS OLIF (Oblique Lateral Interbody Fusion)
- MIS XLIF (Extreme Lateral Interbody Fusion)
olarak sıralanabilir.
Gutierrez ve arkadaşlarının (Cureus, 2025) sistematik derlemesine göre bu teknikler, geleneksel açık cerrahiye göre daha az kan kaybı, kısa hastanede kalış süresi ve düşük komplikasyon oranlarıyla öne çıkmaktadır.
MIS TLIF, en yaygın kullanılan yöntem olup, tek seviyeli bel kaymalarında mükemmel sonuçlar verirken; OLIF ve XLIF çok seviyeli veya deformiteli olgularda avantaj sağlar.
Klasik Cerrahiyle Karşılaştırma: Klinik Bulgular
Rosenberg ve ark. (European Spine Journal, 2007) tarafından yapılan erken dönem bir çalışmada, geleneksel posterior lumbar interbody fusion (PLIF) ile minimal invaziv teknikler karşılaştırılmıştır. Çalışma, klasik açık cerrahideki doku hasarının, kan kaybının ve iyileşme süresinin minimal invaziv yöntemlere göre belirgin şekilde fazla olduğunu göstermiştir.
Araştırmacılar, minimal invaziv yaklaşımların özellikle paraspinal kas hasarını azalttığını, bu sayede hastaların postoperatif ağrılarının azaldığını ve daha hızlı ayağa kalkabildiklerini vurgulamıştır.
Gutierrez’in güncel derlemesi de bu bulguları destekler niteliktedir. 2015–2025 yılları arasında yayımlanan 13 çalışmanın incelendiği analizde:
- Ortalama kan kaybı 50–250 mL,
- Ortalama ameliyat süresi 120–310 dakika,
- Ortalama hastanede kalış süresi 2–4 gün olarak bildirilmiştir.
Ayrıca, hastaların yaşam kalitesini ölçen Oswestry Disability Index (ODI) skorlarında anlamlı iyileşme gözlenmiştir. MIS XLIF tekniğinde bu skor ortalama 9.2 ± 7.4’e kadar düşmüştür — bu da fonksiyonel toparlanmanın en yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir.
Ameliyat Sonrası İyileşme Süreci
Bel kayması ameliyatı sonrası hastalar, genellikle ameliyatın ertesi günü ayağa kalkabilirler. Minimal invaziv yöntemle yapılan ameliyatlarda yara iyileşmesi daha hızlı gerçekleşir ve enfeksiyon riski oldukça düşüktür. Ortalama 4–6 hafta içinde hastalar günlük yaşamlarına dönebilir.
Ameliyat sonrası dönemde fizik tedavi, kas güçlendirme egzersizleri ve düzenli kontroller, uzun dönem başarının anahtarıdır.
Hangi Teknik Kime Uygun?
Her hastanın omurga anatomisi, yaş faktörü, kemik yoğunluğu ve kayma seviyesi farklıdır.
- MIS TLIF: Tek seviyeli kaymalarda etkilidir, doğrudan sinir dekompresyonu sağlar.
- MIS OLIF: Multilevel kaymalarda veya omurga deformitesi olanlarda tercih edilir.
- MIS XLIF: Kas dokusuna en az zarar veren yöntemdir, özellikle üst lomber seviyelerde etkilidir.
Cerrahi seçimi, hastanın klinik durumu ve cerrahın deneyimine göre yapılmalıdır.
Bel Kayması Ameliyatında Kişiye Özel Yaklaşım
Hem 2007 yılında yapılan öncü çalışmalar hem de son on yılın sistematik incelemeleri, minimal invaziv bel kayması ameliyatı klasik açık cerrahiye kıyasla belirgin avantajlara sahip olduğunu göstermektedir.
Daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış süresi, düşük komplikasyon oranı ve daha hızlı rehabilitasyon sayesinde bu yöntemler, günümüzde bel kayması tedavisinde altın standart haline gelmiştir.
Ancak her hasta için en uygun cerrahi teknik farklıdır. Bu nedenle doğru tanı, detaylı değerlendirme ve deneyimli bir beyin-omurga cerrahı tarafından planlanan kişiye özel tedavi yaklaşımı, başarıyı belirleyen en önemli faktördür.
