Dünyada ilk vakanın görülmesinden itibaren ikinci yılını doldurmak üzere olduğumuz Covid-19 pandemisinde toplam vaka sayısı 282 milyona, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı da yaklaşık 5,5 milyona yaklaşmış durumda. Bilim dünyasının dur durak bilmeden üzerinde çalıştığı Covid-19 aşıları; virüsün bulaşmasının önlenmesinde belirli oranda etki gösterirken, aynı zamanda hastalığa yakalanılan durumlarda da ağır klinik tabloların ortaya çıkmasının, hastaneye yatışın, hatta ölümcül bir durumla karşı karşıya kalmanın engellenmesinde de çok önemli rol üstleniyor. Ancak günümüzde Covid-19 aşılanma oranlarında, dünya genelinde hala istenilen düzey olan yüzde 80’lere ulaşılamadığı da bir gerçek.
Acıbadem Taksim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, Covid-19’un aşılanma oranının hedeflenen düzeyde olmamasında; bazı dünya ülkelerinde bu aşıya erişimde çeşitli nedenlerle sıkıntı yaşanmasının ve aşı yeterli miktarda olsa bile bazı ülkelerde gelişen aşı karşıtlığının önemli bir etkiye sahip olduğunu belirterek, “Aynı zamanda internet ve eş-dost arasında yayılan bilgi kirliliği de Covid-19 aşılanma oranının düşük oranlarda seyretmesinde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Oysa bilimsel çalışma sonuçları; aşıların ağır hastalık oluşumu ve hastanın sağ kalımında yüksek etkinlikte rol oynadığını gösteriyor” diyor. Peki, toplumda doğru sanılan hangi hatalı bilgiler aşılanmayı önleyebiliyor? Acıbadem Taksim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, Covid-19 aşısı hakkında doğru sanılan 10 hatalı bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!
Hata: Covid-19 aşılarımı yaptırdım. Virüsten korunmak için önlem almam gerekmiyor!
Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine, sadece aşılanarak Covid-19’dan korunmak mümkün değil. Prof. Dr. Çağrı Büke, aşı ve korunma yöntemlerini en ufak ödün vermeden uygulamak gerektiği uyarısında bulunarak, “Mevcut Covid-19 aşılarının hiçbiri, aşılanmış bir kişiye virüsün bulaşmasını tam olarak engelleyemiyor. Dolayısıyla virüsün bulaşmasının önlenmesinde doğru maskenin doğru şekilde kullanılması, maskeyle birlikte kişiler arasında en az 2 metrelik mesafenin bırakılması çok önemli. Ayrıca gerektiği her durumda ve özellikle de elin ağza, buruna ve göze teması öncesinde el temizliğinin mutlaka sağlanması, mümkünse kapalı ortamlarda bulunulmaması, bulunmak durumunda kalındığında sürenin mümkün olduğunca azaltılması ve bu süre içerisinde özellikle de etkin maskelerin hiç çıkartılmadan kullanılması şart. Gereğinden fazla sayıda kişinin aynı kapalı ortamda bulunmamaları, ortamın uygun aralıklarla temiz hava ile havalandırılmasının sağlanması ve çevrenin temizlenmesi de Covid-19’dan korunmada alınması gereken diğer etkili önlemlerdir.”
Hata: Covid-19 hastalığını geçirdim. Yeniden aşı olmama ihtiyacım yok!
Doğrusu: Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, Covid-19 enfeksiyonunu geçiren hastalarda oluşan antikorların, enfeksiyonun şiddetine de bağlı olmak üzere, kişiden kişiye değişebildiğine dikkat çekerek, “Yapılan çalışmalarda hastalığı geçiren kişilere hastalığı geçirdikten sonra yapılan aşı uygulaması sonucu hem daha güçlü hem de daha uzun süreli koruyucu etkinliğin sağlanabildiği gösterildi. Dolayısıyla Covid-19 hastalığını geçiren hastalar dahi aşı olmaya mutlaka devam etmeliler” diyor.
Hata: Hamileyim. Covid-19 aşısı yaptırmak bebeğime ve bana zarar verebilir!
Doğrusu: Hamilelik Covid-19 açısından risk grubu olarak kabul ediliyor. Bunun nedeni ise hamilelikte Covid-19‘un ciddi ve ağır seyretmesi. Acil kullanım onayı alan aşılara yönelik yürütülen çalışmalarda; aşının hamilelikte ve hamileliğin hemen her döneminde ek bir zarar oluşturmadığı ve kullanımının güvenli olduğu ortaya kondu.
Hata: Covid-19 aşısı anne olmayı önleyebilir!
Doğrusu: Yaygın inanışın aksine, üreme çağında olan kadınlarda Covid-19 aşılarının infertiliteye neden olduğuna yönelik hiçbir kanıt mevcut değil. Üstelik hamile kalmada önemli rol oynayan ve aşılarda olduğu iddia edilen sinsitin-1 adlı protein hiçbir Covid-19 aşısında yer almıyor. Dolayısıyla bu yapıya karşı antikor oluşmayacağı için Covid-19 aşıları kısırlığa yol açmıyor.
Hata: Emzirme dönemindeyim. Covid-19 aşısı bebeğime zarar verebilir!
Doğrusu: Prof. Dr. Çağrı Büke, mevcut Covid-19 aşılarının hiçbirinin canlı aşı olmadıklarını vurgulayarak, “Emzirme döneminde aşı uygulandığında anneden bebeğe virüsün, dolayısıyla hastalığın bulaşması mümkün değil. Bu nedenle Covid-19 aşısı emzirme sürecinde de annelere güvenle yapılabiliyor. Üstelik aşıyla oluşan antikorlar anne sütüyle bebeğe geçebiliyor ve yeni doğan bebeği belirli bir süre, ortalama altı ay süreyle, Covid-19 hastalığından koruyabiliyor” diyor.
Hata: Covid-19 için 2 doz aşı yeterli. Üçüncü dozu yaptırmayacağım!
Doğrusu: Kasım 2021’in ortalarından bu yana tüm dünya yeni bir Covid-19 etkeni SARS-CoV2 varyantı ile karşı karşıya. Omikron olarak adlandırılan ve ilk defa Güney Afrika’da saptanan bu varyant, bundan önceki delta varyantından çok daha fazla sayıda mutasyona sahip. Bu mutasyonlar nedeniyle virüs, çok daha fazla bulaştırıcı özellik kazanıyor. Aynı zamanda hastalığın geçirilme oranını daha fazla yükseltiyor ya da etkin özellikteki aşıların iki dozu sonrasında oluşan antikorun etkisinden korunabiliyor. Bu iki durum hastalığın kısa sürede hızla yayılarak bugün için 90’dan fazla ülkede görülmesine ve görüldüğü ülkelerde 2-3 gün içerisinde vaka sayısının yaklaşık iki katına ulaşmasına neden oldu. Yapılan bilimsel çalışmalar yüksek etkinlikteki aşılar ile tam doz aşılanan kişilerde ortaya çıkan nötralizan antikorların omikron varyantına karşı koruyuculuğunun diğer varyantlara göre hem daha düşük hem de çok daha kısa zaman içerisinde koruyuculuğunun hızla azaldığını gösteriyor. Bu nedenle ikinci dozdan üç ay sonra üçüncü doz aşı öneriliyor. Yine çalışmalar üçüncü doz sonrası nötralizan antikor düzeylerinde 25 kat artış olduğunu ve koruyuculuğun yüzde 70’lere ulaşabildiğini gösteriyor.
Hata: Covid-19 aşılarının ciddi yan etkileri var!
Doğrusu: Aşılanma oranının istenilen düzeyde olmamasının önemli bir nedeni de; aşıların yan etkilerine yönelik yayılan hatalı bilgiler. Ülkemizde kullanılan Covid-19 aşıları yönünden irdeleyecek olursak; Sinovac firmasının CoronaVac aşısında sadece enjeksiyon yerinde ağrı ve kızarıklık gibi hafif yan etkiler gelişirken, anafilaksi gibi ciddi alerjik reaksiyonların son derece nadir olarak görüldüğü belirtiliyor.
Pfizer/BioNTech firmasının aşısı olan Comirnaty aşısında da genellikle halsizlik, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı, titreme, ateş bulantı, kusma, uykusuzluk ile enjeksiyon yerinde ağrı, kaşıntı ve kızarıklık görülüyor. Ürtiker, anjioödem, lenfodenopati (boyundaki lenflerin şişmesi) ve fasiyal paralizi (yüz felci) gibi yan etkilere ise çok nadir rastlanıyor. Bu sorunlar da en fazla bir hafta içerisinde tamamen geçiyor. Comirnaty aşısıyla geliştiği iddia edilen miyokardit (kalp kası iltihabı)/perikardit (kalp zarı iltihabı) ise milyonda 27 kişide görülmüş, daha çok genç erkeklerde ve ikinci doz aşıdan sonra ortaya çıkmış. Prof. Dr. Çağrı Büke, bu hastaların da tedaviyle tamamen iyileştiklerini belirterek, “Aşının bu çok nadir görülen yan etkisi insanları endişelendirirken öte yandan Covid-19 geçiren hastalarda ise yüz felci ile miyokardit ve perikardit gelişimi çok daha yüksek oranda görülüyor” diyor.
Covid-19 hastalığı geçirenlerde kan pıhtılaşması riski yüksek oranda seyrederken, aşılarda ise bu risk çok düşük oluyor. Daha çok Johnson & Johnson ve AstraZeneca aşılarında bildirilen bu yan etkilerin de milyonda bir gibi oldukça ender görüldüğü bildiriliyor.
Hata: Covid-19 aşıları genlerimize zarar veriyor!
Doğrusu: Prof. Dr. Çağrı Büke, Pfizer-BioNTech aşısında bulunan mRNA materyalinin genlerimizi oluşturan DNA materyalinden farklı olduğuna ve genlerimize yerleşemediğine işaret ederek, “Yaygın inanışın aksine mRNA, insan DNA’sını içeren 46 kromozomun bulunduğu hücre çekirdeğinin içerisine giremez ve yerleşemez. Çünkü aşıyla vücuda giren mRN’nın tanımlanma işlemi yapılır yapılmaz, yani dakikalarla tanımlanabilecek sürede vücut tarafından ortadan kaldırılıyor. Dolayısıyla aşıların genlere zarar vermesi mümkün değil.” diyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı