Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, Türkiye yenilenebilir enerji sektörünün önde gelen derneklerinin yöneticileri ve Sanko Enerji Grubu CEO’su Hakan Yıldırım’la bugün İstanbul’da yapılan basın toplantısında, enerji sektörünün geleceğini ve bundan sonra atılması gereken adımları tartıştı. Sanko Enerji sponsorluğunda gerçekleştirilen etkinlikte Enerji basınıyla buluşan uzmanlar karbonsuz yeni ekonomik düzene geçişte Türkiye’nin üstlenmesi gereken rolü ve bu süreçte yenilenebilir enerjinin sağlayacağı gücü detaylarıyla ele aldı.
24 Aralık’ta İstanbul’da yapılan toplantıya IEA Başkanı Dr. Fatih Birol’la beraber Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap, Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkan Yardımcısı Birol Ergüven, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Ebru Arıcı, Hidroelektrik Santralları Sanayi İşadamları Derneği (HESİAD) Başkanı Fahrettin Arman, Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Başkanı Halil Demirdağ, Uluslararası Güneş Enerji Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Başkanı Kutay Kaleli, Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk ve Sanko Enerji Grubu CEO’su Hakan Yıldırım katıldı.
“Dünyada yeni bir enerji sistemi doğuyor”
Covid sonrası dönemde enerji fiyatlarında dünya genelinde yaşanan artışın farklı nedenleri olduğunu ancak yenilenebilir enerjide 2022’de yeni rekorlar kırılacağını dile getiren IEA Başkanı Dr. Fatih Birol, “Dünyada yeni bir enerji sistemi doğuyor. Sancılı bir geçiş olacak ve bu geçiş bugünden yarına da olmayacak. Yeni enerji teknolojilerindeki maliyetler düşüyor. Ülkeler arasında yeni enerji teknolojilerinin önderi ve ana ihracatçısı kim olacak yarışı var. Bu iki faktör neticesinde biz göreceğiz ki yeni bir dünya enerji sistemi gelecek. Geçiş bu yönde” dedi. Yenilenebilir enerji yatırımcılarına uzun vadeli öngörülebilirlik sağlanırsa enerji dönüşümünün başarılı olacağına dikkat çeken Birol, bu yıl yenilenebilir enerji alanında dünyada 290 GW’lık bir büyüme beklendiğini belirterek “Türkiye’ye dair tahminlerimiz oldukça güven verici ve teşvik edici. Eğer böyle devam edilirse 5 yılda bu alanda 35 GW’lık artış sağlanabilir” şeklinde konuştu.
“Hala ekonomik potansiyelimizin tamamını kullanmıyoruz”
Türkiye’nin hidroelektrik alanında dünyada ve Avrupa’da üst sıralarda olduğuna dikkat çeken HESİAD Başkanı Fahrettin Arman, yine de bu alandaki ekonomik potansiyelin tamamının kullanılamadığını vurguladı. Arman, son iki yıldır ciddi bir kuraklık döneminde olunması nedeniyle baraj seviyelerinin normal işletme seviyesinin çok altına indiğinin ve geçtiğimiz yıl üretimin yüzde 28’ini sağlayan hidrolik santrallerin bu yıl yüzde 17’lerde kaldığının altını çizdi. Fahrettin Arman ayrıca, sektörde teşvik yönetmelik ve uygulamalarının daha ileriye dönük olarak ülke ekonomisine neler kazandıracağına bakarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Güneş enerjisi 10 GW kurulu güç yolunda
Güneş enerjisi sektörünün üç ayrı derneği GÜYAD, GENSED ve GÜNDER yöneticileri de sektörün 10 GW kurulu güç yolunda olduğunu belirterek yaklaşık 250 GW’lık güneş enerjisi potansiyeli olduğu düşünülen Türkiye’de sektörün büyümesi ve karbonsuz düzene azami düzeyde katkı sağlaması için önerilerini şu şekilde sıraladı:
Birol Ergüven – GÜYAD Başkan Yardımcısı: “Türkiye’de hala yeterli elektrik üretim kapasitesine sahip değiliz. Eksiği yenilenebilir enerji ile tamamlamalıyız. Türkiye dünyada çatılarda güneş enerjisi ile sıcak su üreten ülkeler sıralamasında 3. sırada. Bunu nasıl başardık? İhtiyaç vardı ve ucuzdu. Bunu neden güneşten elektrik üretiminde yapamıyoruz? Güneşten elektrik üretimini kolaylaştırmalıyız, çok fazla sayıda kurulum sağlayabiliriz. Türkiye güneşte dünyada ilk 5-6 sırada yer alabilir. Bu kapasiteye ve dinamizme sahibiz.”
Halil Demirdağ – GENSED: “Şu an enerji sektöründeki fiyatlar maalesef gerçek ve ayrıca çok beklenmedik. Dünya bu noktada bir hata yaptı ve polisilikon üretiminin yüzde 75 oranında Çin’e kaymasına izin verdi. Çin de polisilikon hammaddesine yüzde 500 zam yaptı. Bu piyasadaki polemiğin zamanla azalacağını bekliyoruz. Bundan sonrasında ne olacağa bakarsak gördüğümüz şey dünyada yeşil hidrojene bir talep olacağı yönünde. Endüstriyel boyutta hidrojen üretimine ihtiyaç var, yeşil enerji ihtiyacı var. Ayrıca elektrikli araçlar hızla artıyor ve artmaya devam edecek.”
Kutay Kaleli – GÜNDER: “Ülkemiz yenilenebilir enerji cenneti ve bundan faydalanmaya başladık ancak daha çok faydalanmak gerekiyor. Depolama alanında ülkemizde yeni Ar-Ge yatırımları yapılması gerektiğini düşünüyoruz. 2021’i çatı GES yılı olarak geçirdik. 2022’de de bu alandaki artışın devam edeceğini öngörüyoruz. Sektörde açıklanan kapasiteleri yeterli bulmuyoruz. Sürdürülebilir kapasite planlaması yapılmalı. Hibrit tesislerle ilgili de hidrolar ya da jeotermal ve bio gibi, güneş ve rüzgâr olmayan santrallere bazı limitler getirildi, bu limitlerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.”
Rüzgârda 10 GW sonrası tartışılıyor
TÜREB Başkanı Ebru Arıcı da rüzgâr sektörünün 10 GW kurulu gücü aşmasının ardından çok kısa bir süre içerisinde 11 GW’ı göreceklerini belirterek rüzgarın enerji dönüşümünde güvenilir bir partner olduğunun altını çizdi. Arıcı sözlerine şöyle devam etti: “2021 rüzgarda rekorların yılı oldu. Tüm zamanların üretim rekorları kırıldı. Son 21 ayda 2988 MW güç devreye aldık. 2021 ayrıca hibrit başvrularının alındığı ve kapasite artışlarıyla ilgili yerliliiğin açıklandığı bir yıl oldu. Bundan sonra rüzgarda her yıl 1.500 MW kurulu gücü devreye almak istiyoruz.”
“Türkiye’nin en az yarısını jeotermal kaynaklarla ısıtabiliriz”
Jeotermal alanındaki derneklerin yöneticileri de toplantıda şunları dile getirdi:
Ali Kındap – Jeotermal Enerji Derneği Başkanı: “Paris Anlaşması’yla dünyada enerji dönüş süreci başladı. Bu süreçte yenilenebilir, yeşil ve temiz enerji kaynakları önümüze gelmeye devam edecek. Şu an 1.650 MW eenerji üretiminde, 3.500 MW’ı da enerji dışı kullanımda olmak üzere 5.000 MW’dan fazla jeotermal kaynak kullanımımız var. Bu alanda gerçek potansiyelimizin 3’te 1’ini kullanıyoruz. Yapı ve konut ısıtma işinde, ayrıca sera ve tarımda jeotermal kaynakların daha fazla kullanılması gerektiğine inanıyoruz. Jeotermal seracılık ciddi bir gelişim alanı. Bunu Türkiye’ye yayarsak bölgesel kalkınmayı geliştirip tarımda ciddi bir atılım yapabiliriz. Jeotermal santraller 7 gün 24 saat baz yük santraller gibi çalışabiliyor. Yıllık 10 milyar KWh enerji sisteme verebiliyoruz. Bunu 25 milyar kWh’ye rahatça çıkarabiliriz.”
Ufuk Şentürk – JESDER Başkanı: “Dünyanın en zengin jeotermal kaynaklarına sahip ülkelerin başında geliyoruz. Yeni Türkiye Jeotermal Kanunu’nun yakında meclise sevk edilmesini bekliyoruz. Karbondioksit ve sülfürün, ki gübrenin hammaddesidir, burada kullanılmasıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca jeotermal suların tarımda gübre olarak kullanılmasının önünü açmak istiyoruz. Ülkemizin en az yarısını jeotermal kaynaklarla ısıtabilir, doğal gaz bağımlılığının önüne geçebiliriz. Boş çıkan petrol kuyularını değerlendirerek 50 bin dönüm serayı ısıtabilir, en büyük lityum üreticisi olabiliriz. Sondaj maliyetlerinin azaltılabilmesi için petrol ve doğalgaz sektörüne sağlanan istisnalardan bizim sektörümüz de yararlanmalı. YEKDEM fiyatları da yapılabilir seviyelere çıkarılmalı.”
“Yeni modelde karbona yer yok”
Toplantının ev sahipliğini üstlenen Sanko Enerji Grubu CEO’su Hakan Yıldırım ise yeni bir ekonomik model oluştuğunu ve bu modelde karbona yer olmadığını belirterek “Türkiye gibi genç ve dinamik bir nüfusu olan bir ülkede şu üç alanda verimlilik çok önemli: Yatırımda, üretimde ve finansmanda verimlilik. Yatırımlar konusunda öngörülebilir politikalarla yapılabilir proje stoku sağlamamız gerekiyor. Üretim alanında dönüştürmemiz gereken santrallerimiz var. Finansmanda verimlilik konusunda ise uluslararası finans kuruluşları şuna kafa yormalı: Madem dünya için aynı yararı sağlıyoruz, İsviçre’deki yatırımcıya sağlanan finansman şartları bize de sağlanmalı. Çünkü projelerin etkisi aynı. Biz buralarda verimli olursak bu dönüşüm trenini yakalarız” dedi.
Sanko Enerji “Bireysel Karbon Sıfırlama Sertifikası” verdi
Toplantı sonunda, Sanko Enerji tarafından tüm konuşmacı ve katılımcılar adına hazırlanan ‘Bireysel karbon sıfırlama sertifikaları’ da takdim edildi. Hazırlandığı tarihten itibaren 12 aylık süre boyunca karbon ayak izini sıfırlayan “Sanko Enerji Bireysel Karbon Sıfırlama Sertifikası”, VCS standardı altında geliştirildi. 5 ton CO₂ eş değerine sahip bireysel karbon sıfırlama sertifikası, dünyanın alanında önde gelen girişimlerinden biri olan Verra veri tabanında sertifika sahibi için oluşturulan hesaba işlenmiş oldu.
(VCS Standardı, Uluslararası Salım Ticareti Derneği (IETA) ve Dünya Bankası tarafından tanınan uluslararası ölçekte bir standarttır. Türkiye’de kişi başı yıllık karbondioksit salımı ortalama 4,9 ton CO₂ ’ye eş değerdir.)
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı