TSKB Enerji Çalışma Grubu, enerji sektörüyle ilgili her yıl yayınladığı raporlara bir yenisini ekledi. Ekonomiye etkileri, global jeopolitik ilişkiler ve çevreyle doğrudan ilişkisi nedeniyle en önemli sektörler arasında yer alan enerji sektörünü mercek altına alan “Enerji Görünümü 2021” başlıklı yeni rapor, ayrıntılı bir analizle, enerji piyasasında öne çıkan belirleyici trendleri değerlendiriyor. Raporun konu başlıkları arasında ise enerji sektörünün elektrik, doğal gaz, petrol, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi çeşitli alt bileşenleri ile enerji yatırımları ve finansman boyutu ön plana çıkıyor.
TSKB Enerji Çalışma Grubu, Türkiye enerji sektörüne ilişkin detaylı bir rapor hazırladı. Son üç yıldır olduğu gibi bu yıl da yeni bir yaklaşımla hazırlanan ve son dönem gelişmelerine ağırlık verilen raporda, enerji sektörünün çeşitli alt bileşenleri analiz ediliyor. Enerji piyasasında öne çıkan belirleyici trendler ile enerji yatırımları ve finansmanı konularının da mercek altına alındığı raporda, enerji sektörü özelinde öne çıkan tematik başlıklar ise birbirini tamamlayacak şekilde ve ayrı alt bölümler olarak inceleniyor.
TSKB'nin enerji konularını çok yakından izlediğini ifade eden TSKB Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, rapor hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Enerji Görünümü 2021 raporumuz, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da hem sektörel bir görünüm hem de tematik inceleme yaklaşımıyla hazırlandı. Raporda çeşitli enerji konuları; makroekonomik görünüm, mevzuat gelişmeleri, politika faktörleri, sektörel eğilimler, fiyat dalgalanmaları ve teknolojik inovasyon odakları göz önünde bulundurularak ele alındı. Değişik disiplinlerden gelen çalışma grubu üyelerimizin katkılarıyla olabildiğince geniş bir spektrumda ve analizlerin birbirini beslediği bir yaklaşımla hazırladığımız raporun, okuyanlara sektörle ilgili geniş bir perspektif sunacağını umuyoruz.”
TSKB Enerji Çalışma Grubu’ndaki uzmanlar tarafından hazırlanan ve yaklaşık 100 sayfalık kapsamlı bir içeriğe sahip olan “Enerji Görünümü 2021” raporundan öne çıkan bazı bilgiler şöyle:
COVID-19 Salgını Ardından Ekonomik Faaliyetlerin Canlanması
Küresel resesyona rağmen 2020 yılını büyüme ile tamamlayan Türkiye ekonomisi 2021’de de hızlı toparlanma sürecine devam etti. Güçlü ihracata ek olarak aşılamadaki ilerleme turizmi destekledi ve dış denge toparlandı. Söz konusu büyüme elektrik talebinde de izlendi. 2021 yılının ilk 10 aylık talep miktarı 274,1 TWh ile 2020 yılı toplamının yüzde 18,6 üzerinde gerçekleşti. 2020 yılı yerine 2017-2019 dönemi ile karşılaştırma yapıldığında ise 2021 yılının ilk 10 ayında ortalama yüzde 9,3’lük seviyede bir yıllık büyüme gözleniyor. Aynı dönemde, günlük veriler itibarıyla rekorlar kaydedilen Ağustos ayında gerçekleşen 32,5 TWh’lik aylık toplam elektrik talebi de en yüksek aylık talep olarak kayıtlara geçti.
Küresel Emtia ve Enerji Piyasalarındaki Dalgalanma
2020 yılında küresel çapta etkilere yol açan pandemi, enerji talebinin azalmasına yol açtı. Bu nedenle 2020 yılında enerji piyasalarında arz fazlası meydana geldi ve fiyatlar genellikle düştü. 2021 yılının dünya genelinde ekonomik faaliyetlerin yeniden canlanmaya başladığı bir yıl olması; sanayide hem birincil enerji hem de elektrik talebinde güçlü bir artış yaşanması sonucuna yol açtı. Konutlarda ve hizmet sektöründe ise elektrik talebinin güçlü biçimde büyümesi devam ederken, bu durum enerji piyasalarını da hareketlendirdi. Kasım-2020 ve Ekim-2021 aylarını kapsayan 12 aylık dönemde Avrupa kömür fiyatı yüzde 305, küresel gösterge niteliğinde olan Brent petrol fiyatı yüzde 89, Henry Hub doğal gaz fiyatı ise yüzde 91 oranında yükseldi. Küresel piyasalarda emtia fiyatlarında oluşacak bir dengelenmenin Türkiye’deki fiyatlara da yansıması olası görülüyor. Söz konusu dengelenmenin oluşma süresi ve oluşacağı nokta, piyasa takas fiyatlarının yeni seviyesinde de etkili olacak.
Güneş ve Rüzgâr Enerjisinin Elektrik Üretimindeki Önemi
Talep ve üretim rekorlarının kırıldığı 2021 yılında yenilenebilir enerjinin, özellikle rüzgâr ile güneşe dayalı elektrik santrallerinden üretilen elektrik enerjisinin toplam enerji arzındaki payı giderek artıyor. Bu durumun arkasında yatan başlıca etkenler söz konusu santrallerin çevre dostu olması, üretim maliyetlerindeki artan düşüş eğilimi ve yeni teknolojiler sayesinde bu tip santrallerin elektrik şebekesine uyumunun artması. Öte yandan, yenilenebilir bir kaynak olan hidroelektrik santrallerden üretilen elektriğin payında yüzde 10,3 seviyede bir azalma gerçekleşti, söz konusu gelişmede 2021 yılında yaşanan kuraklık belirleyici oldu.
Yeni TL Bazlı YEKDEM
30 Ocak 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile 30 Haziran 2021 tarihinden sonra devreye giren santraller için yeni şartlar içeren YEKDEM mekanizması açıklandı. Karara göre, 01 Temmuz 2021’den 31 Aralık 2025’e kadar işletmeye girecek olan YEK belgeli üretim tesisleri için uygulanacak garantili satış fiyatları ve yerli aksam teşvikleri ile dolar cent üst sınırları belirlendi ve belirsizlik ortadan kalkmış oldu. Söz konusu satış fiyatları, kaynak bazında üçer aylık dönemler halinde dolar (24), Euro (24), TÜFE (26) ve ÜFE (26) şeklinde olacak.
YETA ve YEK-G Gelişimi
Nihai tüketiciyi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik kullanımına teşvik etmek amacıyla ortaya çıkan yeşil elektrik tarifesi (YETA), 01 Ağustos 2020 tarihinde uygulamaya geçti. Genellikle büyük ticari ve endüstriyel müşterilere sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma seçeneği sunmak için tasarlanan “Yeşil Enerji Bedeli” EPDK tarafından kWh başına 69,97 kuruş olarak belirlendi ve bu fiyat 2021 yılı Temmuz ayı itibarıyla 92,62 kuruşa yükseldi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik tedarik etmek isteyen tüketicilerin kullandıkları enerjinin bu kaynaklardan üretildiğinden emin olabilmeleri için, yeşil elektrik tarifesi kapsamında şeffaf ve güvenilir bir kanıtlama mekanizması olarak 14 Ekim 2020 tarihinde Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi) oluşturuldu. 01 Haziran 2021 tarihinde işleme açılan Organize YEK-G Piyasası, EPİAŞ tarafından organize edilip işletilen ve YEK-G belgesinin piyasa katılımcıları arasında alış-satışının gerçekleştirildiği bir piyasa olarak şekilleniyor. İhraç edilen YEK-G belgelerinin 2021 yılı Ekim sonu itibarıyla karşılığı yaklaşık 8,2 milyon MWh.
Doğal Gazda Yeni Tüketim Rekoru
2021 yılının ilk 7 ayındaki toplam doğal gaz tüketimi, rekor olarak anılan 2017 yılı aynı döneminin yüzde 13 üzerinde gerçekleşti. 2021 yıl sonunda olası bir rekor gaz tüketimi için yılın geri kalanındaki hava durumu, elektrik üretiminde doğal gazın payı ve ithal edilebilecek doğal gaz miktarı gibi değişkenlerin etkili olacağı düşünülüyor. 2021 yılındaki söz konusu artış trendinde, doğal gazdan elektrik üretimi yapan santrallerin üretimindeki yükseliş ve sıcaklıkların etkili olduğu değerlendiriliyor. Herhangi bir tedarik sıkıntısı olmaması, elektrik üretiminde doğal gaz santrallerinin payı ve hava durumundaki gelişmelere bağlı olarak 2021 yılında yaklaşık 55-60 bcm doğal gaz tüketimi ile rekor kırılması bekleniyor.
Enerji Verimliliği Yatırımları ve Finansmanı Önemini Artırıyor
Sanayi sektöründeki yüksek enerji tüketimi bu sektörü enerji verimliliği yatırımlarının teşviki için öncelikli hedef sektör haline getirdi. Türkiye’de bu konuda yürütülen proje ve desteklerin etkisiyle önemli gelişmeler yaşanıyor. Enerji etütleri, VAP’lar, ISO 50001 uygulamaları ve gönüllü anlaşmalar giderek artıyor. Bununla birlikte, sanayi sektörünün genelinde, ama özellikle KOBİ’lerde hâlen çok büyük bir iyileştirme potansiyeli mevcut. İmalat sanayiinde iyileştirme alanları faaliyet kolları ve prosesler itibarıyla farklılık göstermekle birlikte, hemen her alt sektörde hâlâ kazanılmayı bekleyen önemli bir potansiyel olduğu görülüyor.
İklim Değişikliği ile Mücadelede Hidrojen Teknolojisi
Hidrojenin düşük karbonlu enerji kaynaklarından üretilebilir olması ve sera gazı emisyonuna yol açmadan kullanılabilmesi nedeniyle, çeşitli sanayi sektörlerinde hidrojen teknolojisi ile potansiyel olarak dekarbonizasyon sağlanması tartışılıyor. Hidrojen enerjisi teknolojileri günümüz koşullarında üretim maliyeti, depolama zorlukları ve taşıma maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle endüstride yeterli düzeyde yer edinebilmiş değil. Özellikle iklim krizinin küresel düzeyde tartışıldığı, temiz enerji kaynaklarının bu krizle baş edebilmek için öncelikli görüldüğü günümüzde hidrojene olan ilgi güçleniyor.
Yenilenebilir Enerji Finansmanındaki Gelişmeler Yeşil Tahvilleri Destekliyor
Yenilenebilir enerji finansman ihtiyacının artması, yeni finansal enstrümanlara yönelik bir arayışı da beraberinde getirdi. İklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeyi, iklim değişliğine direnç ve uyum sağlamayı amaçlayan ulusal veya uluslararası piyasalardan sağlanabilen iklim finansmanının bir bölümünü de yeşil tahviller oluşturuyor. 2021 yılı ilk çeyreği itibarıyla toplamda 3 milyar doları aşan tutarda çevreci, sosyal ve sürdürülebilir tahvil ihracı gerçekleştirildi. Mart 2021’de yayınlanan Ekonomi Reformları Paketi’nde yer alan “SPK Yeşil Tahvil ve Yeşil Kira Sertifikası Rehberi” Eylemi hazırlıkları başlığında çevreye olumlu katkı sağlayacak yatırımların finansmanının teşvik edilmesi hedeflendi. Böylelikle yenilenebilir enerji projeleri yatırımlarının finansman imkânlarının çeşitlenmesi yönünde mevzuatsal açıdan düzenlemenin yolu açıldı.
Elektrik Talebinin Yönetilmesi ve Enerji Verimliliği İçin Talep Tarafı Yönetimi (TTY)
TTY, elektrik sistemi harcamaları ve karbon emisyonlarının azaltılması ile elektrik arz ve talebinin daha düşük seviyede dengelenmesi, elektrik yük eğrisinin yataylaştırılması ve tüketicinin elektrik talebinin değiştirilmesi gibi hedeflere katkıda bulunmak için elektrik tüketimini yönetmeyi ve azaltmayı amaçlayan talep tarafındaki teknolojileri, teşvikleri, eylemleri ve programları kapsayan bir kavram. TTY ile tüketicilerin pik/puant saatlerdeki esnek tüketimlerinin gün içine yayılması, şebekelerdeki teknik kayıpların azaltılması, enerji verimliliğinin artırılması ve kullanıcıların faturalarının azaltılmasıyla şebekenin her iki tarafına da fayda sağlanması amaçlanıyor. TTY ile ortaya çıkması beklenen gelişmelerin, enerji sektörü kaynaklı emisyonlarının azaltılmasında önemli katkılar sunacağı değerlendiriliyor.
Depolama Teknolojilerindeki Gelişmeler ve Elektrikli Araçlar
İklim değişikliği ile mücadele ve hava kalitesinin iyileştirilmesi gibi konularda önlem alma ihtiyacı, yenilenebilir kaynaklarda elektrik üretimi ile elektrikli araçlara olan yönelimi kuvvetlendiriyor. Elektrikli araçlara olan talebin ve yenilebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjinin artış göstermesi doğrultusunda, depolama teknolojilerinin gelişimi de önem taşıyor. Pil depolama teknolojilerine yönelik küresel yatırımlar 2019’da 4 milyar dolara ulaştı. Batarya maliyetlerinin düşmesi, ağırlığının hafiflemesi, depolama hızının artması ve güçlü bataryaların üretilebilmesi ise elektrikli araçların geleceği için hâlâ kritik bileşenler olmaya devam ediyor.
Küresel Sera Gazı Emisyonlarındaki Yükseliş
İklim değişikliği; gıda, sağlık, ekonomi, altyapı ve biyoçeşitlilik gibi birçok konu üzerinde çeşitli olumsuz etkiler meydana getiriyor. Tüm bu etkiler günümüzde daha gözle görünür bir hal aldı. Sera gazı emisyonları, 2020’de 2008 yılındaki küresel mali krizi takip eden 2009 yılındaki düşüşünden neredeyse dört kat fazla olacak şekilde, bir önceki yıla göre yüzde 5,8 oranında azalmış ve 31,5 gigaton’da kalmıştı. IEA’ya göre söz konusu miktar, 2021 yılında 2018-2019 yılları emisyonlarının biraz altında 33 gigaton olarak gerçekleşecek.
İklim ve çevre ile ilgili politika ve uygulamalar, Türkiye’nin de içinde bulunduğu pek çok ülke için hem çeşitli riskler hem de fırsatlar içeriyor. Paris Anlaşması’na ilişkin kanun 07.10.2021 tarih ve 31621 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye’de atık yönetiminden ormanların korunmasına ve su kaynaklarının etkin yönetimine kadar iklimle ilgili pek çok başlıkta olduğu gibi enerji sektöründe de daha yeşil ve çevreye duyarlı bir sisteme ulaşabilmek için gerekli altyapı ve destek çalışmaları devam ediyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı